Sunday, January 30, 2011

Hayatınız ofsayt!



BU YAZI İLK OLARAK 30 OCAK 2011 TARİHİNDE EVRENSEL GAZETESİNDE YAYINLANMIŞTIR.

Richard Keys: Birileri aşağı inip şu kadına ofsaydın ne demek olduğunu öğretse iyi olur.
Andy Gray: Hakikaten! Kadın bir yan hakem, buna inanabiliyor musun! Kadınlar ofsayt kuralından anlamaz. Neden onlara yan hakem diyoruz?
Richard Keys: Tabii ki anlamazlar. Bu ilk değil, öyle değil mi? Önceden bir tane daha vardı.
Andy Gray: Evet, Wendy Toms muydu neydi...


Sky Sports’la özdeşleşmiş iki isim, Spiker Richard Keys ve Yorumcu Andy Gray’in Wolverhampton Wanderers-Liverpool maçı esnasında yaptığı bu diyalog ikilinin kanaldan uzaklaştırılmasıyla sonuçlandı. Gray ve Keys’in kullandıkları dil şaşırtıcı olmamakla birlikte spor medyasındaki cinsiyetçi yaklaşımın ne kadar yaygın ve sıradan olduğunu kanıtlaması açısından önemliydi. Zaten yayınlanan bu konuşma sonrası Andy Gray’in bir program sırasında Kadın Sunucu Charlotte Jackson’a kasıklarını göstererek “Mikrofonu buraya takmak ister misin” dediği video da medyaya sızdırıldı. Yani rezilliklerinin devamı çorap söküğü gibi geldi.

Sky Sports, dünyanın en önemli spor kanallarından biri, nüfuzu Britanya ile sınırlı değil. Spor medyası içerisinde “Sky’la ters düşersen herkesle ters düşersin” gibi bir anlayış var. Dolayısıyla İngiliz medyasına Sky Sports içerisindeki hakim şoven kültür hakkında “içeriden” bilgi veren birçok kimse ismini kullanmaktan çekindi. Yine de medya özellikle de The Guardian çokça veri toplamayı başardı. Eski bir çalışanın söylediğine göre kanal içindeki şoven ve cinsiyetçi tutumlar bununla sınırlı değil fakat 1.5 yıl önce genel müdürlüğe getirilen Barney Francis sonrası işler biraz daha düzelmiş. Hatta “içeriden” bunca kayıtın sızdırılmasına, “Francis’in kanalda haddinden fazla güce sahip olan bu ikiliden kurtulmak için düzenlediği bir operasyon” şeklinde yorum getirenler de var.

İngiliz medyasına genel olarak baktığımızda herkes, tabloid The Sun dahil, Gray ve Keys’e karşı eleştirel bir tutum takınmış durumda. Fakat The Sun özelinde yorumlayacak olursak o 3. sayfa güzelleri ve diliyle bu ne kadar güvenilir bir tutumdur, orası tartışılır. Sky için de benzer bir şüphe söz konusu. Nihayetinde Francis’in kanaldaki şovenizmi azaltma konusunda ne kadar ciddi olduğunu bundan sonra atacağı adımlar gösterecektir. Ağzına kadar cinsiyetçilikle dolu spor kanallarının, habercilik konusunda kalifiye olmadığı halde sadece erkeklere çekici gelen güzellikleri sebebiyle “manken gibi” kadınları ekrana sürmesi olayın bir başka boyutu ve Sky’da bu gibi örneklerden çok var. Esasına bakarsanız cinsiyetçiliğin başladığı nokta da burası. Aynı kadın saha içine inince dalga geçmeye yeltenecekseniz ne anlamı kaldı verdiğiniz istihdamın!

‘HAKEM DEDİĞİN ERKEK OLMALI’

Olaya Türkiye’den bakmak daha şenlikli. Zira ülkemizdeki spor medyası nefret söyleminin de cinsiyetçiliğin de milliyetçiliğin de en önemli yeniden üretim merkezlerinden biri. Elbette bizde kimse böyle bir nane yedikten sonra kovulmaz ya da istifa etmez. Bizde BBC’deki Barbara Slater gibi kadın bir spor müdürü de yok (Telesport hâlâ var mı bilmiyorum ama zaten kategori dışı). Medyamızdaki kokuşmuş cinsiyetçi ağzı, gazete manşetleri ve yüksek reytingli televizyon programlarında muhabbet ve kahkahayla karşılıyoruz.

Erman Toroğlu pespayeliğinin zirvede dolaştığı günler dün gibi, onun anlayışı da halen medyadaki yaygın anlayış. Toroğlu’nun hakemlik yapması engellenen bir eş cinsele verdiği tepkiyi hatırlıyor musunuz: “Gizli gay futbolcular var mı? O zaman gizli olarak gay hakem de olabilir. Ama kağıda kaleme düşüp tescillenmişse, müsaade edin de hakem olmasın. İstediğiniz mesleği ona yaptırın ama bana biraz hakemlik yönü ters geliyor. Hele erkek maçlarında bu arkadaşların duygusal düdük çalacaklarını tahmin ediyorum. Mesela yakışıklı, sert futbolcu lehine daha çok düdük çalıp penaltı vereceklerini zannediyorum.”

“Hoca”daki kafaya bakar mısınız? Üstelik bu zavallı görüşlerini eleştiren sol cenaha da “Sol, iyi demagoji yapar ama bir şey üretmez. Benim fikirlerim var söylerim” diyerek “had bildirmişti.” Kafan çok güzelmiş Erman Hoca nereden aldın deyip geçmek lazım ama burada durur mu hiç, aklıma gelen bir diğer vukuatı da şu: “Diyorlar ki, ”Erkek sıkıştığı zaman kadına vuruyor.” Ben de diyorum ki, erkek fiziksel olarak kadına vuruyor. Daha kuvvetli. Peki, kadın erkeği dövmüyor mu? Bence dövüyor. Nasıl dövüyor? Çeneyle.”

Erkeğin kadına uyguladığı fiziksel şiddetle, erkek egemen söylemin uydurduğu “kadın dırdırı” mitini nasıl da birbirine eşitliyor “hakem ustası”. Erman Toroğlu bu cümleleri kurarken onu bir avuç insanın eleştirdiği gerçeği Türkiye medyası adına önemli şeyler söylüyordu. Elbette onun şu vecizesi de: “Hakem dediğin erkek gibi olmalı!”

Toroğlu haricinde neler görmedik ki? Bay Arena’yı gollerle delik deşik yapıp Bayan Arena’ya çevirmekten bahseden Osman Tamburacılar mı istersiniz, Caster Semenya’nın küresel lincine salyalarla destek veren burjuva medyası mı, patriyarkal deyim ve küfürleri kitabına uydurup gazete manşeti yapanlar mı? Örnekleri sürüsüne bereket! Fakat bizim benzer tartışmaları yapabilmemiz için önce kadın hakemleri talimatla Süper Lig’e sokmayan kafalardan kurtulmamız gerekiyor. Hilal Tuba Tosun, Kadriye Gökçek ve Deniz Dilan Gökçek gibi FIFA kokartlı kadın hakemlerimiz olmasına rağmen 10 yıldır Lale Orta dışında hiçbir hakeme bırakın Süper Ligi, 1.Lig’de bile görev verilmedi. Ha pardon, kadın hakem maç yönetirse yakışıklı futbolcu lehine daha çok düdük çalardı değil mi? Unutmuşum, pardon.

Esasında çözüm kadın hakemleri erkek futbolcuların arasında görmekten değil “erkek medyası”nda kadın spor emekçilerini görebilmekten geçiyor. Bunu da egemen sınıfın değerlerini yansıtmak ve yeniden üretmekle hayli meşgul olan burjuva medyası yapmaz. Ancak biz yapabiliriz.

No comments: