Sunday, March 21, 2010

Kızıl Şövalyeler

BU YAZI İLK OLARAK 21 MART 2010'DA EVRENSEL GAZETESİ'NDE YAYINLANMIŞTIR.

İngiltere şu aralar ‘Kızıl şövalyeler’ adıyla arz-ı endam eden bir grup ‘soyluyu’ konuşuyor. Şövalyelerin amacı kulübü ABD’li Malcolm Glazer’ın elinden geri almak. Grubun üyeleri-birkaçı dışında-kimliklerinin gizliliği konusunda ısrarcı bu da kendisine zaten mistik-aristokrat bir isim seçmiş olan topluluğu daha gizemli hale getiriyor.

Topluluğun medyatik isimlerinden Keith Harris, futbol piyasası üzerinde uzmanlaşmış bir bankacı. Daha önce Chelsea, West Ham, Manchester City, Aston Villa gibi takımların el değiştirme operasyonlarını başarıyla yürütmüştü. Öne çıkan bir başka isim Jim O’Neill ise doğma büyüme Manchesterlı ve Goldman Sachs şirketinin baş ekonomisti. Fark edeceğiniz üzere bu isimlerin hiçbiri dolar milyarderi büyük patronlar değil. Hatta kapalı kapılar ardında sayısı 70 olduğu konuşulan bu ‘soylular’ grubunun çoğu dolgun maaşlara çalışan üst düzey yöneticiler ya da milyoner iş adamlarından oluşuyor. Yani grubun içinde bir sermaye oligarkı bulunmuyor.

Ekibin sırtını yasladığı asıl dayanak noktasıysa Glazer, Manchester’a ayak bastığından beri büyük bir öfkeyle takımın satılmasına karşı çıkan United’ın emekçi ve orta sınıfa mensup taraftarları. 2005’ten bu yana çeşitli gruplar altında organize olan, takım şampiyon olduğunda bile protestolarına devam eden hatta FC United of Manchester adında yarı-profesyonel bir futbol takımı kuran bu insanların derdini en iyi Ken Loach’ın “Looking for Eric” filmindeki şu replik anlatıyor: “ Şu stadın otoparkındaki arabalara bakın, bizim binebileceğimiz arabalara benziyorlar mı ? ”

Malcolm Glazer, takımı satın aldığından bu yana bilet fiyatları %60 arttı. Artık emekçilerin Old Trafford’a girebilmesi çok zor. İşin bir de ulusal boyutu var. Alışık değil tabii İngilizler denizaşırı bir gücün gelip sevdikleri bir şeye el koymasına, rahatlarını bozmasına. Glazer’ın kulübü 5 sene içinde 700 milyon Pound’ın üzerinde bir borca sokması da bardağı taşıran son damla. Bu açılardan bakıldığında United’lı çalışan kesimin inatçı öfkesini anlamak mümkün fakat ittifak içerisinde oldukları aristokrat grup onlara istediklerini, yani kulüplerini, tribünlerini geri verebilecek mi? Gerçekçi olursak bu sorunun cevabı pek de iç açıcı değil.

Şövalyeler ne kadar gerçekçi?

Birincisi, bilet fiyatları sadece Glazer yüzünden tavana vurmadı. Emekçileri stadyumdan adeta dışlayan süreç, 1980’lerden beri ivmelenen, Premier League’in kuruluşu sonrası 2000’lerde doruk noktasına ulaşan endüstri futbolunun vahşi yasaları doğrultusunda gerçekleşti. Malcolm Glazer değil Eric Cantona başkan olsa sonuç yine aynı olacaktı. Futbol sermayesine karşı devrimci bir bakış açısına sahip olan bir yönetiminiz yoksa da sonucu değiştirmek mümkün değildir. Bizim soylu kızıl şövalyelerin de yaklaşımı Glazer’la aynı dolayısıyla değişen bir şey olmayacak.

İkincisi, Şövalyeler borçsuz bir kulüp taahhüt ediyorlar ama geçtiğimiz günlerde Guardian Gazetesi ekonomi editörü Dan Roberts’ın da parmak bastığı üzere Roman Abramovich(ya da Malcolm Glazer) gibi bir milyarder değilseniz böyle bir satın almayı gerçekleştirebilmek için dış krediye ihtiyacınız var. Zaten ilk denemeleri başarısız olan Kızıl Şövalyeler’in son dönemde adlarını yeniden duyurmaya başlamalarının sebebi Japonya’nın en büyük yatırım şirketlerinden Nomura’yı saflarına çekmiş olmaları. Nomura’dan alacakları borçla 1 milyar Pound’a varan bir teklif hazırlayıp Glazer’ların karşısına çıkmayı planlıyorlar.

Uzmanlara göre bu miktar dahi yeterli değil. Futbol finansında uzmanlaşmış Profesör Chris Brady’nin BBC’ye yaptığı açıklamaya göre kulübü satın almak için 1.5 milyar Pound’lık bir teklif gerekiyor. Zaten Glazer ailesi de tüm protestolara ve kamuoyu baskısına rağmen kulübü satma gibi bir düşüncelerinin olmadığını belirtmiş hatta sene sonunda borcun 500 milyon Pound civarlarına çekileceği açıklamasında bulunmuştu.

Sonuç olarak Kızıl Şövalyeler’in zayıf argümanları ve çözüm önerileriyle sayısı 130.000’i aşan protestocu United taraftarlarını memnun etmesi pek de mümkün görünmüyor. Kaldı ki satın alma gerçekleşse dahi Şövalyelerin getirecekleri liberal çözümler bir işe yaramayacaktır çünkü adı üstünde liberal. United’lıların isyanını statükocu, karşı-devrimci(liberal) değil ancak devrimci çözümler karşılayabilir. Onu da gerçekleştirecek ruh, Manchester’ın asilzadelerinde bulunmuyor maalesef.

Taraftarlar, Glazer gidene kadar kırmızı değil yeşil-sarı formaları kuşanacaklarını açıkladılar. Hatta bu protestoya David Beckham da aynı renklerdeki atkısıyla destek verdi. Bu renkler, 1878’de Lancashire ve Yorkshire’lı demiryolu işçileri tarafından Newton Heath adıyla kurulan kulübün ilk renkleriydi. Şu sıralar umutsuzca Kızıl Şövalyeler’e destek veren has United taraftarlarının özledikleri tribünlere, ruha ve atmosfere kavuşabilmelerindeki tek yol yine o demiryolu işçilerinin ruhunda gizli.

No comments: