Wednesday, September 3, 2008

Federer 2008: Kırılgan, Güvensiz, Kafası Karışık




Her yeni gün yeni seyirci rekorlarının kırıldığı bir turnuva izliyoruz Amerika Açık 2008'de. Çeyrek finaller öncesi çok kaliteli olmasa da mücadele dolu ve sürprizli maçları geride bıraktık. Bayanlarda önlenemez düşüşü ve hafif sakatlığıyla Ana Ivanovic 4 ay önceki formunu mumla aratarak elenirken vatandaşı Jelena Jankovic nihayet Ana'nın gölgesinden kurtulmanın verdiği hırsla finale doğru ilerliyor. Sırp raket yarı finalde turnuvanın en istikrarlı isimlerinden olimpiyat şampiyonu apoletli Elena Dementieva'yla karşılacak. Bayanlarda serinin diğer tarafında ise erken finalin heyecanı ve burukluğu yaşanıyor. Wimbledon'da finalde karşılaşan iki kardeş Venus ve Serena bu kez kendi evlerinde çeyrek finalde kozlarını paylaşacaklar.

Erkeklerde ise dış basının "Beijing Sendromu" olarak adlandırdığı bir bitkinlik göze çarpıyor. Daha önce Amerika'da hiç çeyrek final göremeyen Rafael Nadal biraz yorgun olduğunu itiraf etse de ilk çeyrek finaline yükselmeyi başardı ve bu akşam Arthur Ashe'te evsahibi Mardy Fish'le karşılaşacak. James Blake, Gael Monfils gibi isimleri set vermeden eleyerek buralara gelen Fish'in yorgun Nadal'ı ne kadar zorlayacağını açıkçası bende merak ediyorum. Dünyanın yeni bir numarasının yükselen sert zemin oyunu ise onu yine şampiyonun bir numaralı favorisi yapmaya yetiyor. Çünkü rakipleri hem mental hem de fiziksel olarak onun çok gerisinde. Tabii ki Federer ve Djokovic'ten bahsediyorum. Federer'i sona bırakalım Djoko'yla başlayalım.

Wimbledon'da erken elenen ve Olimpiyatlarda'da Nadal engeline takılan Joker kendi deyimiyle "bir basın toplantısına yetmeyecek kadar çok sakatlık problemiyle boğuşuyor." Abarttığı kesin ama baldırındaki problemin kendisini rahatsız ettiği de. Dün Robredo karşısında 5 sete uzayan maçın belirli bölümlerinde sakatlık molası hakkını kullandı ve maç boyu da tutuk bir performans sergiledi. Sakatlığının dışında seyircinın Robredo'yu desteklemesine bozulduğu da aşikardı fakat kimi oyunlarda çabuk pes etmesi, topları bırakması ve gamsız davranışları bana kötü ve kalıcı bir alışkanlığın ilk emareleri gibi gözüktü. Yarın çeyrek finalde karşılaşacağı Andy Roddick'se Juan Martin Del Petro'yla birlikte turnuvanın en formda oyuncusu. Kendisine hep ters gelen Gulbis hariç tüm rakiplerini ezip geçen Roddick 2003'te burada yaşadığı şampiyonluğu tekrarlama peşinde. Medyanın "Beijing Sendromu" olarak adlandırdığı olay etkilerini göstermeye devam ederse bu amacına ulaşması hiç de sürpriz olmayacak.

Ve Federer... Avustralya Açık'ta Djokovic'e kaybettiğinden beri göğsüne kriptonit yerleştirilmiş Clark Kent gibi. İşin kötüsü bu bir film senaryosu değil ve yanında mucizevi bir şekilde kriptoniti ondan uzaklaştıracak sahneleri yazacak senarist dostları da yok. Ne yapıp edip bu yeni haline alışması ve yeteneğini yeniden sergilemeye başlaması lazım yoksa Pete Sampras'ın rekorunu kırması zor gibi gözüküyor. Ne zaman kendisini zorlayacak bir rakip çıksa oyununun düştüğünü görüyoruz Federer'in. Dün gece de öyle bir maç oynadı. Andreev ilk seti tie break'le aldı, ikinci seti ise milimlerle kaybetti. Ciddi bir tehdit gördüğü zaman ne yapması gerektiğini halen çözemeyen Federer ise yeni karakteristiğine uygun olarak yine kırılgan, güvensiz ve kafası karışıktı. Sayısız basit topu kaçırdı. Bomboş voleler, basit drop shot'lar. Çok sevdiği büyük forehandlerinde dahi ne kadar tedirgin olduğu gözlerden kaçmadı. Zaman zaman müthiş vuruşlar çıkarsa da backhand'i yine arızalıydı, ne zaman file önüne gelse ya zamanlama hatası yaptı, ya voleyi kaçırdı ya da fileye takıldı. Tam 60 basit hata yaptı. Kısacası Avustralya Açık'tan beri alıştığımız Federer yine sahnedeydi. Açıkçası turnuva öncesi Federer'in çok sevdiği Amerika Açık'la birlikte yeniden geri dönüş yapabileceğini umuyordum ama mental sorunları halen devam ediyor ve maalesef bunlar artık onun oyun karakteristiğinin bir parçası haline gelmiş durumda. Nasıl Nadal her maçında korta çelik bir iradeyi ve kazanma hırsını yansıtıyorsa Federer de kaybetme korkusu ve kırılganlığını beraberinde getiriyor. Bu haliyle de Nadal hatta Del Potro, Murray, Djokovic gibi isimleri geçmesi çok zor. Çeyrek finalde turnuvanın sürpriz isimlerinden Lüksemburglu Gilles Muller'le karşılaşacak. Müller servis oyunu dışında Federer'le baş edebilecek kalibrede bir isim değil. Sorun yaşayacağını zannetmiyorum. Yarı finalde ise Djokovic-Roddick maçının galibine karşı yeniden doğuş mücadelesi yapacak.

No comments: