Monday, June 30, 2008

Michael Phelps: Mark Spitz'in izinde bir madalya avcısı




Bireysel sporlar, rekabetin en kıyasıya yaşandığı alanlardır. Küçücük çocuklar henüz yaptıkları sporun ne olduğunun farkına dahi varamadan ebeveynlerinin yahut antrenörlerinin yarattığı "kazanma" çılgınlığına itilirler. Çoğu kaybetmenin verdiği eziklik ve dış baskılara dayanamayarak spordan kopar. Hatırı sayılır bir kısmı da doping belasına bulaşır. 70'lerin efsane yüzücüsü Mark Spitz bu iki gruba da dahil değildi. O, süper bir yetenekti. Baskıyla nasıl başa çıkılacağını biliyordu ve küçüklüğünden beri programlandığı kazanma işinde oldukça iyiydi. "Önemli olan yüzmek değil kazanmaktır". Benim nefret ettiğim bu söz, Mark Spitz'in babasına aitti ve hakkını verelim belki de bu otoriter itici güç onun rekortmen bir yüzücü olmasında büyük rol oynadı.

California'lı Mark Spitz(koleji Indiana'da okumuştur yani bir Hoosier'dır), 1972 Münih Olimpiyatları'nda kazandığı 7 altın madalyayla halen kırılması zor bir rekoru elinde bulundurmaktadır. 2004 Atina'ya kadar yüzücülük tarihi ne Popov'lar ne Flying Dutchman'lar(pieter van den Hoogenband), ne Thorpe'lar gördü de bu rekora yaklaşabilen dahi olmadı. Ama ayak seslerini milenyumun başından itibaren duymaya başladığımız Baltimore Mermisi Michael Phelps Atina'da kazandığı 6 altın madalyayla Spitz'in rekorunun da ömrünün sonlarına geldiğini hissettirdi. Michigan çıkışlı Phelps şu sıralar kariyerinin doruğunda. 23 yaşında ve bir yüzücü için en formda döneminde. Rekor üzerine rekor kırıyor ve neredeyse hepsinde imzası bulunan bu derecelere bir yenisini de dün ekledi. En güçlü rakibi Ryan Lochte'ye karşı kazandığı son yarışta, 400 metre karışık rekoruna 4 dakika 5.25 saniyeyle yeni bir şekil verdi ve olimpiyatlar öncesi performansının üst düzeyde olduğunu kanıtladı.

Küçükken kendisine hiperaktivite teşhisi konulan Michael Phelps, fazla enerjisini harcamak için başladığı bu sporda kaybetmek nedir bilmeyen bir fenomene dönüştü ve nihayetinde dünya tarihinin en iyisi olmak için sadece gün sayıyor. Artık sporu bırakmış olsa da yüzücülüğün ondan önceki en büyük ismi Mark Spitz ise, rekoruna göz diken bu adamı hayranlıkla izlediğini hep belirtmiştir ve "Umarım rekorum kırıldığında ben de orada olurum" sözü onun hırs olayını babası kadar abartmadığının bir kanıtı olsa gerek. Sporun ana ilkesi bireyler arasında seviyeli bir rekabet yaratmak ve neticesinde insanoğlunu ileriye götürmektir. Bu ilkeyi en doğru şekilde yaşatan ve 2008 Pekin'e ayrı bir anlam katan bu iki sporcuya teşekkürler...

2007'de Mark Spitz'le yapılan bir röportajı aktararak yazıyı sonlandırıyorum.

Gazeteci: Münih'te 7 altın kazandığınızda kendinizi aya çıkan ilk insan olarak değerlendirmiştiniz. Peki Phelps, rekorunuzu egale ederse buna tepkiniz ne olur?

Spitz: Galiba Phelps aya çıkan ikinci insan olur.

Gazeteci: Peki, ya 8 altın kazanırsa?

Spitz: Mars'a çıkan ilk insan!

No comments: