Sunday, June 8, 2008

Euro 2008 Günlüğü-2

Avusturya - Hırvatistan 0-1

Gol: 4 Modric pen.

Avusturya: Macho, Prodl, Stranzl, Pogatetz, Aufhauser, Saumel (Vastic 61), Standfest, Gercaliu (Ümit Korkmaz 69), Ivanschitz, Harnik, Linz (Kienast 73).

Hırvatistan: Pletikosa, Corluka, Robert Kovac, Simunic, Pranjic, Srna, Nico Kovac, Modric, Kranjcar (Knezevic 61), Olic (Vukojevic 82), Petric (Budan 72).

Turnuvanın kağıt üstündeki en zayıf takımı Avusturya, açılış maçındaki performansıyla futbolun sahada oynandığını, bugüne kadar nasıl rezil olacakları hakkında ahkam kesip duran tüm analist, otorite ve ben dahil olmak üzere futbolsevere kanıtladı. Maçın ilk 15 dakikası haricinde kimilerince gizli favori olarak gösterilen rakibini sahadan silen evsahibi takımın Ernst Happel'den boynu bükük ayrılması ise onlar adına büyük şanssızlıktı.

Avusturya, Hans Krankl'lı günlerden kalma bir 5-3-2'yle sahadaydı. Rakibi Hırvatistan ise 90'lara damgasını vuran 4-3-1-2'yle oynadı. Üstelik ikili forvetin arkasındaki isim Luka Modric, nesli tükenmek üzere olan klasik 10 numara tipinde bir futbolcu. Kısacası her kuşaktan futbolsever adına nostalji yapma imkanı vardı sahada ama hemen söyleyeyim Tottenham, Luka Modric uğruna ödediği 16.5 milyon pound'un üzerine soğuk bir su içsin. Modric, tekniği ve oyun görüşü ne kadar etkileyici olursa olsun tempo ve mücadele yönünde büyük handikaplara sahip ve bu iki özellik olmadan modern futbolda hele ki Premier Lig'de başarılı olmak imkansıza yakın. 2 tane Makelele'niz varsa belki ama Tottenham'ın da zaten sezon boyu en sorunlu bölgesi orta sahadaki çapalarıydı. Eğer transfer döneminde 4 ciğerli bir mucize bulamazsa tıpkı Darren Bent'e ödenen paralar gibi Modric'e dökülen sterlinler da boşa gidecek demektir. Ha bu arada çapa demişken, Hırvatistan'ın bugün Avusturya karşısında zorlanmasının en büyük nedeni de orta sahadaki mücadele eksikliğiydi. Koca bir orta sahayı 37'lik Kovac'ın omzuna yıkan Slaven Bilic ne gibi futbol hesapları içindeydi merak ediyorum. Eğer bu sisteme devam edecekse değil kimilerinin umut ettiği gibi şampiyonluğu zorlamak gruptan dahi çıkamazlar.

Almanya - Polonya 2-0

Goller: 20, 72 Podolski

Almanya: Lehmann, Lahm, Metzelder, Mertesacker, Jansen, Fritz (Schweinsteiger 55), Frings, Ballack, Podolski, Gomez (Hitzlsperger 75), Klose (Kuranyi 90).

Polonya: Boruc, Wasilewski, Zewlakow, Bak, Golanski (Saganowski 75), Dudka, Lewandowski, Lobodzinski (Piszczek 65), Zurawski (Roger 46), Krzynowek, Smolarek.

Şahsi şampiyonluk adayım ve tuttuğum takım, Almanya kendisini her daim sıkıcı olmakla eleştiren futbol ukalalarının inadına turnuvanın en heyecanlı futbolunu oynayan takımı olacağının işaretlerini verdi bu akşam. Baklava orta sahalı 4-4-2'yle sahaya yerleşen Löw'ün öğrencileri, sağdan Lahm-Fritz ve soldan Jansen-Podolski ikililerinin müthiş bindirmeleriyle oyunu domine etti. Kariyerinin başlangıcında Prinz Poldi olarak lanse edilen ve Alman futbolunun yeni Rummenigge'si olması beklenen Lukas Podolski, Bayern'e transferi sonrası bir türlü beklenen patlamayı gerçekleştirememişti. Prinz'likten askerliğe dönmek ve tabii ki santrafor olarak değil de sol açık olarak oynamak Podolski'ye yaramış. Sahanın yıldızıydı Polonya asıllı oyuncu. Kendisini sık sık tekmeleyen soydaşlarına inat maç boyu harika bir mücadele ortaya koydu ve özverili futbolunu iki golle süsledi. Ailesinin vatanına karşı attığı gollerden sonra sevincini abartmaması da dikkatlerden kaçmadı. Sonuç olarak Löw'ün öğrencileri turnuvaya hızlı bir giriş yaptılar ve en büyük favorilerden biri olduklarını daha ilk günden hissettirdiler.

No comments: