Sunday, January 20, 2008

Gana'08, Afrika Kupasi Günlüğü-1





GÜNÜN MAÇI: GANA 2 GİNE 1, 55 Gyan pen. 65 Kalabane 90 Muntari

RESİM 1: Ne kadar renkli gözüküyor öyle değil mi? İyi bakın, içinize çekin, özümseyin ve hafızanıza kaydedin. Neden mi? Sürpriz! Afrika Kupası sıkıcıdır! Evet, sıkıcıdır. Kimi futbol yorumcularını, Bağış Erten'i, Banu Yelkovan'ı, Eurosport Türkiye tayfasını falan unutun. Okyanusya Kupası ve Asya Kupası'ndan sonra futbol sahalarının görebileceği en sıkıcı turnuvadır, Afrika Kupası. O yüzden kara kıtanın renkli insanlarından en azından saha dışında keyif almayı bilin. İnanın saha içindeki mücadele dışındakine tamamen zıt.

RESİM 2: Sulley Ali Muntari, nereden baksanız bir 5 senedir Avrupa'nın üst düzey arenalarında rastladığımız bir isim. Güçlü fiziği, dinamik oyunu ve ortalamanın üstündeki tekniğinin yanı sıra ceza sahası dışından yolladığı etkili füzeleri, geçtiğimiz yaz onun için 7 milyon pound harcanmasına sebebiyet vermişti. Portsmouth taraftarları ondan memnun ve kulüp sahibi Alexandre Gaydamak da ona ödediği tek bir "kara" pound'dan bile şikayetçi değil. İşte bu genç adam, bu akşam Gana-Gine maçını izlerken kötü oynamasına rağmen oyunu izlenebilir kılan 2-3 isimden biriydi. Dile kolay sahada ayak içiyle topa hükmedebilecek belki de tek isimdi. Mücadeledeki ortalama tekniğin vehametini siz düşünün artık.

Muntari, 89 dakika ortalıklarda yoktu ama evsahibi taraftarları çılgına çeviren golü tam 30 metreden kusursuz bir füzeyle geldi. Gol sevinci de görülmeye değerdi doğrusu.

RESİM 3: Abedi "Pele" Ayew, Gana futbolunun yetiştirdiği tartışmasız en büyük isim, Accra'nın efsanesi, gururu. Senelerce Fransa Ligi'nde forma giydi, Marseille'nin altın dönemlerinde orta sahanın yaratıcı beyniydi. En son kendisini 12 yaşımdayken eski Adanasporlu Timur Yanyalı'yla birlikte 1860 Münih'te izlemiştim, bir kasaba sahasında. İşte bu da Gana efsanesi'nin 18 yaşındaki oğlu Andre Ayew, maça sonradan dahil oldu ve kısa sürede izlettirdikleriyle babasının mirasını taşıma yolunda bizlere umut verdi. Yolu açık olsun.

No comments: