Saturday, August 18, 2007

Kim Gerçek Manchester'lı??


"you see me standing alone
without a dream in my heart
with out a love of my own." (*1)

Manchester, Güneş batmayan imparatorluk Britanya'nın uçsuz bucaksız tarihinde çok da hatırı sayılır bir maziye sahip değildir. İsyankar İskoçlar'ı kontrol altında tutmak için Newcastle, Blackpool, Liverpool gibi liman şehirleri ön plandayken adanın kalbinde Hastings, Nottingham, Birmingham gibi merkezler mutlak hakim Londra'nın en büyük güvenceleriydi. Sanayi devrimiyle birlikte kentin kaderi de değişmeye başladı. Lancashire'ın pamuk devi haline gelen vilayet, peşisıra açılan fabrikaları sayesinde aldığı göçle bir anda Kuzey Britanya'nın başkenti ve tarihin ilk endüstri kenti olarak ön plana çıktı. Bu açıdan sosyalist enternasyonal'in ve Britanya Fabiancı'larının dikkatini çeken Manchester, Engels ve Marx'a da işçi sınıfı gözlemlerini yapabilmeleri için eşsiz bir sosyal laboratuar oldu. Gelgelelim şehrin modern dünyanın en meşhur kentlerinden biri olmasının bu mazisiyle hiçbir alakası yok. Bugün 3.dünyadan, yeni dünyaya futbolun ulaştığı her yörede Manchester şehri tanınıyorsa bunun tek nedeni var: Futbol.

Manchester United, kuşkusuz, futbol tarihinde bir devrimin(karşı devrim!!?) bayraktarıdır. 60'ların sonu 70'lerin başında adalıların hayranlıkla izlediği Best-Law-Charlton üçlüsüyle değil ama 80'ler ve sonrasında hem saha içi başarıları hem de saha dışındaki müthiş ekonomik ataklarıyla futbol endüstrisinin gelecekte nasıl bir hal alacağını adeta tüm dünyaya uygulamalı olarak öğretmişlerdir. Bu kusursuz planın sonuçlarını uzun zamandır izliyoruz. Kendi şehrinde bile azınlıkta olan bir takım, bugün dünyanın en geniş taraftar kitlesine sahip. Uzakdoğudan, Kuzey Amerika'ya, Güney Afrika'dan Avustralya'ya milyonlarca "glory hunter" taraftarın gözbebeği haline gelmiş vaziyette. Öyle bir durum ki 90'ların sonunda MIRC sayesinde muhabbet ettiğim Bahreynli, Singapurlu, Hintli Manchester United'lı fanatiklerin benzerlerine ancak Milwall'da rastlanabilir. Futbolun yeni yeni geliştiği tüm ülkelerde hatırı sayılır bir sempatiye sahip olan kırmızı şeytanların bu başarısı tesadüfi değildi ve bu lejyoner desteği Manchester United'a üzerinde güneş batmayan futbol imparatorluğu kimliğini kazandırdı.

Kulübe olan dünya çapındaki büyük ilgi beraberinde nefreti de getirdi. Bugün adanın en nefret edilen kulüpleri arasında United başa güreşmektedir lakin kısmen yeni yeni filizlenen bu nefretin asıl sahibi kentin hakimi olma fiyakasını üzerinden bırakmaya hiç niyetli olmayan Manchester City'liler, ya da kendilerinin deyimiyle Mancunianlar(*2.).

Şehrin mavi beyazlı ekibi 70'lerde kazandığı Kupa Galipleri Kupası ve 1-2 küçük kupa zaferinin dışında sportif açıdan Manchesterlı dahi kabul etmedikleri kırmızı şeytanların çok gerisindedir. Dolayısıyla onlar için farazi bir tribün dalaşında ağızlardan çıkan ilk söz "Siz, United'lı pislikler, siz Manchesterlı değilsiniz Salfordlu'sunuz." olur. Hakikaten de öyledir. Glory Hunter'ların önlenemez United aşkına rağmen muhafazakar İngilizler halen kent merkezindeki City hakimiyetini korumaktadırlar. Yine de ortada büyük bir farktan söz etmek imkansız. Zira United, görkemli stadı Old Trafford'da her sezon zaferlerine yenisini eklerken bu başarıların her birine 75 bin taraftarı tanıklık ediyor. Manchester United, İngiltere'nin en çok taraftar çeken kulübü(15 senedir) ve bu durum artık adada bir hegemonya haline geldi.

Yine de Mancunian'nın "Gerçek Maviler'i" mavilikte olduğu gibi Manchesterlılıkta'da birinciliği kimseye bırakmaya niyetli değil ve bu pazar(19 ağustos 2007) Stadium of Manchester'ı dolduracak 50 bine yakın City taraftarı o meşhur tezahüratlarını yine söyleyecekler: "Oh City City, The only football team to come from Manchester, Who the fuck are United"

Bakalım eski Tayland başbakanı Thaksin Shinawatra'nın devrilmeden önce memleketinden hortumladığı kirli paralar sayesinde 100 milyon euro'ya yakın bir transfer harcaması yapan ve Elano, Bojinov, Bianchi, Petrov, Geovanni gibi yıldızları Maine Road'a getiren City, Sven Goran Eriksson yönetiminde ezeli rakiplerini Salford'a eli boş yollayabilecek mi?

Derbiyle ilgili notlar: *United'ın efsanevi kalecisi, bir dönem City'de de forma giyen Peter Schmeichel'ın oğlu Kasper Schmeichel maça ilk 11'de çıkacak.

* Sakat Rooney ve cezalı Ronaldo maçta forma giyemeyecek.

*1- Manchester City taraftarlarıyla özdeşleşen ünlü şarkı Blue Moon'un nakaratı
*2-Mancunian:Manchester şehrine Keltlerce verilen ilk isim. Latince'dir.

No comments: